hayat

Hayat olması gerektiği gibi değil,olduğu gibidir.
Onu değiştiren yaşama biçiminizdir.
-VİRGİNİA STAR-

HOŞ GELDİNİZ

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Öğrenme Ortamında Öğrenen Özellikleri

Öğrenenin özellikleri dört ana başlık altında incelenebilir. Bunlar;

1.Bilişsel özellikler
2.Fiziksel özellikler
3.Duyuşsal özellikler
4.Sosyal özellikler

1.Bilişsel Özellikler

*Genel özellikler
Genel yetenekler
Özel yetenekler
Gelişim dönemi (örn. Piaget’in bilişsel gelişim dönemleri)
Dilsel gelişim dönemi
Okuma seviyesi
Görsel okuryazarlık düzeyi (grafiklerden bilgi çıkarabilme becerisi)
Bilişsel işleme biçimi (seçilen ve en etkili)
Bilişsel ve öğrenme stratejileri
Genel dünya bilgisi
*Daha önceki öğrenmeler

2.Fiziksel Özellikler

*Duyusal algılama
*Genel sağlık
*Yaş

3.Duyuşsal Özellikler

*İlgiler
*Motivasyon
*Öğrenmeye karşı motivasyon
*Konu alanına karşı tutum
*Öğrenmeye karşı tutum
*Arabuluculukla ilgili algı ve deneyimleri
*Akademik öz-benlik
*Kaygı düzeyi
*İnançlar
*Başarı özellikleri

4.Sosyal Özellikler

*Akranları ile ilişkileri
*Otoriteye karşı hissettikleri
*İşbirliği ya da rekabete yönelik eğilimleri
*Ahlaki gelişim (örn. Kohlberg’in ahlaki gelişim basamakları)
*Sosyoekonomik durum

3 Mayıs 2011 Salı

ANDROGOJİ

Androgoji (ya da adragoloji) ise; yine Yunanca; andr (yetişkin) ve agogos (rehberlik)
köklerinden türetilmiştir ve "yetişkinlerin öğrenmesine yol göstermenin ya da yardımın bilim ve sanatı"
anlamına gelir.
Eğitimde yetişkin öğrenmesi özelliklerine göre yapılandırılmış eğitime androgojik yaklaşım
denmektedir. Bu kavram ‘çocuklara öğretmenin bilimi’ diye çevrilebilecek pedagoji’ye koşut olarak
‘yetişkin eğitimi bilimi’ karşılığı olarak kurgulanmıştır. Pedagoji ve androgoji arasında 4 temel fark öne
çıkar. Bunlardan ilki kendini algılamadır. Pedagojik yaklaşımda baskın öğretmen-bağımlı öğrenci
ilişkisi vardır. Oysa androgojik yaklaşımda bunun yerini karşılıklı anlaşma ve yardım edici bir ilişki
almıştır. İkinci fark ise deneyimlerle ilgilidir. Yetişkinlerin deneyimleri öğrenme için zengin bir kaynak
olarak değerlendirilir ve eğitimleri bunun üzerine kurgulanır. Yetişkinler bu deneyimleri ile eğitim
ortamında oluşturulan çok yönlü iletişim sayesinde diğerlerinin öğrenmesine de yardımcı olurlar.
Androgojik eğitim yaklaşımının üçüncü farklılığı içeriğin seçimindeki farklılıktan kaynaklanır. Klasik
yöntemdeki tüm sorumluluğun eğitici tarafından yüklenilmesinin aksine içerik ve yöntem katılımcıların
gereksinim ve ilgilerine göre belirlenir. Kişiler neyi öğrenmeye ihtiyaç duyduklarına kendileri karar
verirler, eğitici öğrenmeyi kolaylaştırıcı ve kaynak kişi olarak iş görür. Son olarak özellikle örgün eğitim
geleceğe yönelik kişisel ve toplumsal amaçlara sahiptir. Oysa yetişkinler var olan sorunlarına hemen
kullanabilecekleri çözümler sağlayan eğitimler isterler. Androgojik yaklaşımda eğitim konu merkezli
değil sorun merkezlidir.
Androgojik yaklaşımla eğitim programlarının hazırlanmasında ise öğrenme için uygun ortam
hazırlama, ortaklaşa plan yapmaya uygun yapı oluşturma, katılımcı ilgi, gereksinim ve değerlerini
belirleme, eğitim amaçlarının açık ve net ortaya konması, etkinliklerin planlanması uygulanması ve
sonuçların değerlendirilmesi aşamaları uygulanır.
Androgoji, yetişkinler için yeni bir eğitim yaklaşımı olarak ortaya çıkarken, aynı zamanda
örgütsel gelişme ve yönetim, danışmanlık, psikoterapi ve sosyal psikoloji alanlarıyla da çok yakından
ilgili olduğu anlaşılmıştır. Androgoji, ayrıca bireylerin ve toplumların sağlık ve gelişme alanlarında da
yetişkine yardım edebilen bir eğitim yaklaşımı olarak kullanılmaktadır. Günümüzde Avrupalı
andragologlar sosyal olgu çalışmaları, danışmanlık, sosyalleştirme, sosyal grup çalışmaları, yetişkin
eğitimi, personel yönetimi ve toplum kalkınması gibi alanların hepsinde androgojinin yöntemlerine
başvurmakta ve kullanmaktadırlar

Öğretim Tasarımı ve Öğrenme Stili Arasındaki İlişki

Tasarım, eğitim içinde öğrenme-öğretme ortamlarının planlanması, organize edilmesi ve uygulanması faaliyetlerinde etkili olarak kullanılmaktadır. Bu faaliyetler eğitim içinde uygulandığında "öğretim tasarımı" olarak adlandırılmaktadır.
Öğrenme stili ise kişisel bir özellik olup bireyin, öğrenmeye yönelik niteliklerini ifade eder.

Öğrencinin psikolojik olarak çevresini nasıl alçıladığını çevresiyle nasıl etkileşim içinde bulunduğunu ve nasıl tepki verdiğini ortaya koyan bireysel özellikler ve tercihler grubu olarak adlandırılır. Öğrenme stili, öğrencinin algılama, düşünme, hatırlama ve problem çözme şekillerini temsil eden bilgiyi işleme alışkanlıklarıdır. Öğretim tasarımı yapılırken bu stillere dikkat edilmelidir. Farklı öğrenme stillerine sahip öğrencilere göre öğretim tasarımı çeşitlendirilmeli öğrencilerin öğrenmelerine kolaylık sağlanmalıdır. Tek tipte anlatılan bir derste öğrencilerin bir kısmı verim alamaz. Bu nedenle ders anlatım şekli kullanılan materyaller çeşitlendirilmeli, zengin bir ders ortamı sağlanmalıdır. Öğrenme stilinde öğrencilerin farklılaşan özelliklerinden dolayı oluşturacak ortam ve olanaklar öğretim tasarımı kapsamında ele alınır ve gerekli çalışmalar yapılır.

14 Mart 2011 Pazartesi

ÖĞRETİM TASARIM MODELLERİNİN AMACI

Bir öğretim tasarımı modeli insanlara nasıl öğrenmeleri gerektiği hakkında görüş sunan temsilcidir.Aynı zamanda öğretim tsarımcısının öğretimi nasıl düzenleyeceği hakkında da rehberlik yapar.Modeller,bir sistemi ve ya süreci görsel olarak canlandırmamıza yardımcı olur.
Değişik durumlar için tasarlanmış pek çok öğretim tasarım modelleri vardır.Bunları ana başlıklar altında sınırlandırmak mümkündür.Bu sınıflandırma ve öğretim tasarım modellerinin ,her bir modelin özelliklerini ve nerelerde kullanılabileceğini anlamlandırma da bize yardımcı olabilir.Her bir model yaratıcısının bu modelin nerelerde kullanılabileceği ile ilgili varsayımları göz önüne alınarak bu şemeya yerleştirilebilir.
Bu sınıflandırma her bir modelin en iyi nerelerde uygulanabilirliği olduğunu gösteren üç kategori içermektedir.Birincisi sınıf yönlendirici öğretim tasarım modelleri olup,görevi sınıf ortamında öğretim alan öğretmenlere yönelik modellerdir.Bir sınıf modeli öğretimi için gerekli olan belirli fonksiyonları sıralar ve öğretici klavuz görevi görür.İkicisi ürün yönlendirici öğretim tasarım modelleri olup,üretilecek ürünün saatler hatta günler süren uzun zamanlar olacağını varsayar.Bu modeller de genel olasılık teknik açıdan çok gelişmiş ürünlerin üretileceği varsayılır.Kullanıcıların üreticilerle hiç ilişkisi olmayabilir.Üçüncü ve son olarak sistem yönlendirici öğretim tasarım modelleri olup bütün bir ders ve ya bütün bir program gibi çok geniş çaplı bir eğitimin yapılacağını varsayar ve bu eğitimi geliştirecek yüksek deneyimli uzmanlar için gerekli kaynakların kullanılabilir olmasını sağlar.Öğtetimde yüksek teknolojinin kullanılacağı,prova ve revizyon kadar ön analizin de önemli olduğunu varsayar.Yayılma çok geniştir ve genellikle geliştiricileri içermez.

ÖĞRETİM TASARIM SÜRECİNDE ROLLER

öğretim tasarım sürecinde ki roller 4 tanedir.Bunlar;
1.Öğretim Tarımcısı
2.Öğretmen
3.Konu Alanı Uzmanı
4.Değerlendirme Uzmanı

Öğretim tasarımcısı:Tasarım çalışmalarından sorumlu olan kişidir.
Öğretmen:Öğretim planının uygulanmasından sorumlu olan kişidir.
Konu Alanı Uzmanı:O konuyla ilgili bilgiye sahip olan kişidir.
Değerlendirme Uzmanı:Hazırlanan programın yeterliliğnden sorumlı olan kişidir.

BİR ÖĞRETİM TASARIMINDA YER ALAN ÖĞELER

Bir Öğretim Tasarımında yer alan Öğeler şunlardır;
1.Program kimin için geliştirilecek?(öğrenenin özellikleri)
2.Öğrenenlere ne öğretmek istiyoruz(hedefler)
3.konu ya da beceriler en iyi nasıl öğretilir?(öğrenme-öğretme yöntem ve etkinlikleri)
4.uygulama süreçleri ve kararları
5.Ne öğrendiler/ ne kadar öğrendiler?(değerlendirme süreci)
6.Öğretim tasarımının çerçevesini oluşturn bu beş öğe(öğrenenin özellikleri,hedefler,yöntemler ve değerlendirmedir)

12 Mart 2011 Cumartesi

ÖĞRETİM TASARIMI ALTINDA YATAN SAYINTILAR

Öğretim tasarımı altında yatan sayıntılar şunlardır;
SAYILTI1:Öğretim tasarım süreci hem sistematik bir yaklaşımı hem de plan üzerindeki ayrıntılarla uğraşmayı gerektirir.
SAYILTI2:Öğretim tsarım süreci belli bir ders geliştirme düzeyinde başlar.
SAYILTI3:Öğretim tasarımı öğretim tasarımcıları ve palanlamacıları tarafından yapılır.
SAYILTI4:Planlama yapılırken tüm öğrenenler için doyum sağlayıcı ortamların ve başarının sağlanması gerekir.
SAYILTI5:Öğretim tasarımı kapsamdan çok bireye odaklıdır.
SAYILTI:Öğretim tasarımında en iyi olan tek yol yoktur.

10 Mart 2011 Perşembe

ÖĞRENME VE ÖĞRETME SÜRECİ

Öğrenme ve Öğretme bir süreçtir ve süreç bir çok adımdan oluşmaktadır.Bunler;
  • Derse hazırlık
  • Uygulama
  • Motivasyon
  • Bilginin paylaşımı
  • Değerlendirme

DERSE HAZIRLIK

Derse hazırlık aşaması ,öğretmen hazırlığı ve öğrenci hazırlığından oluşöaktadır.Bu süreçte yapılması gereken çalışmalar;

1.Öğretmen hazırlığı

Eğitimde öğretmenin ders için ön hazırlığı amaca ulaşmada en önemli etlenlerdendir.Bu nedenle öğretmen;

-öğrenme-öğretme sürecini planmalamalı ve zamanı iyi ayarlamalıdır.

-her dersten en az bir hafta öncesinde uygulanacak çalışma ile ilgili dökümanları ve kullnacak teknikleri geliştirmeleri gerekmektedir.

öğrencilere uygulama yapma hazırlığı içerinde olmalıdır.

2.Öğrenci hazırlığı

Öğrenme alanlarının ilgili kazanımlara ulaşabilmesi içn öğrencilerin derse hazırlık yapmaları gereklidir.

*Düşünsel ve Duyunsal hazırlık

*Teknik hazırlık gibi.

UYARANLAR

Bu süreç öğrencilerin önceden edindikleri bilgileri harekete geçirmeye yönelik olmalıdır.Temel amaç öğrencinin derse karşı güdülenerek,istekli hale getirilmesidir.

BİLGİNİN PAYLAŞILMASI

BU süreç öğrencilerin derste yapacakları çalışmalarla ilgili bilgilerin ortaya konduğu ve paylaşıldığı bölümdür.Öğrenciler yöneltilen sorular,verilen örneklerle önceki bilgilerinden yola çıkarak zihinlerinde yeni bilgileri yapılandıracakları alanı oluşturmaktadırlar.Bilgilerin bu alana transfer edilmesi ve kalıcılığın sağlanması için yeni bilgileri öğrencilerin keşfederek ulaşacakları öğrenme yaşantıları oluşturulmalıdır.

UYGULAMA

Bu aşamada öğretmen;

-Öğrencilerin ele alınan konuyu özgürce çalışarak ortya koymaları içn gereken ortamı hazırlamalıdır.

-Çalışmalarda zorlayıcı olmamalı,ancak tüm öğrencilerin çalışmaya etkin katılımını sağlayarak,bir kaç ilgi çekme noktası ve uyaranı geliştirmelidir.

-Ders boyunca konsantrasyonlarını bozmadan ve onlara hissttirmeden öğrencileri denetlemeli ,gözlem yapmalı ve güvenlik önlemlerini almalıdır.

-öğrencilerin yaptıkları çalışmalar hakkında duygu ve düşüncelerini paylaşmalrı sağlanmalıdır.

DEĞERLEDİRME

Bu bölümde süreç ve sonuç değerlendirmeleri yer almalıdır.Süreç değerlendirmesi zamanında yapılmalıdır.Değerlendirmede performans değerlendirma amacıyla hazırlanan çeşitli formlar,çeşitli sorular,yapılan çalışmalr,araştırma sonuçları,ürün dosyalrı kullanılmalıdır.

6 Mart 2011 Pazar

ÇALIŞAN BAĞLILIĞI

Yapılan araştırma sonuçlarına göre; elemanların işte kalmalarının,işlerinin onlara anlamlı ve ilginç gelmesi aynı zamanda yöneticilerinin onları anlamaları ,onların ihtiyaçlarına karşılık verebilmek için gerekli eğitimi almış olmalrına bağlıdır.Araştırmaların her biri farklı bilgiler elde etmek için tasarlanmış olduğu halde,her birinin vermiş olduğu ortak sonuç;eğer yaptıkları çalışanlara bir şey ifade etmiyorsa,onları işte tutumanın yolu yoktur.Bir insanın işinde kalması için il seçenek işinin ona anlamlı gelmesi ,ikicisi ise yöneticilerinin anlayışıdır.

BİLİŞSEL YAPLANDIRMACILIK

Bilişsel yapılandırmacılar,bilginin nasıl oluşturulduğunu açıklamada PİAGET'in teorisini kullanırlar.Öğrenme, Piaget'in öne sürdüğü;özümleme,uyma ve denge kavramları ile açıklanır.
Piaget, bilginin bireyin çevresiyle aktif olarak etkileşimi sırasında ortaya çıktığını varsayar.Piafet bu yaklaşımını özümseme,uyme ve dengeleme süreçleriyle açıklamaktadır.Bu açıklamaya göre birey karşılaştığı yeni durumu eski bilgi ve deneyimi yardımıyla tanımaya ve özümlemeye çalışır.Eski bilgilerinin yeterli olmadığını fark ettiğinde zihninde yeni bir kavram yaratarak yeni duruma uyum sağlar.Bu durumda zihninde yeni duruma karşılık gelen yeni bir kavram oluşturulmuştur.Böylece yeni bir durumla karşılaştığında bozulan denge yeniden sağlanmış olur.
Önce sehpayı gören çocuk masa ile karşılaştığıda önce onu zihnindeki sehpa ile karşılaştıracak ancak tam olarak sehpaya da benzemediğini fark ettiğinde bir dengesizlik yaşayacaktır.Karşılaştığı yeni nesneyi ,sehpa ile benzerlik ve ayrılıklarına dikkat ederek anlamaya yani özümsemeye çalışır.Zihninde masa kavramı oluştuğunda uyma durumu gerçekleşir.Her iki kavramı uygun nesneler için kullnmaya başladığında zihin yeni bir denge durumuna geçmiş olur.
Bilişsel yapılandırmacı yaklaşımda referans noktası kişinin o ana kadar sahip olduğu bilgiler ve ve bu bilgilerin oluşturduğu bilişsel yapıdır.Bu bilişsel yapı dengededir.Kişi yeni bilgiyi bu bilişsel yapısını kullanarak anlamlandırır.Eğer kişi yeni bilgiyi önceki bilgileriyle çelişmeden ilişkilendirebiliyorsa, mevcut bilişsel yapısının içne özümlenir.Bu durum o kişi için yeni bir denge durumudur.
Eğer yeni bilgi kişinin önceki bilişsel yapısıyla çelişiyorsa veya yetersiz kalıyorsa kişi yeni bilgiyi var olan bilişsel yapısının içnde özümleyemeyecektir.Bu durumda kişi bir bilişsel dengesizlik yaşar.Yeni bilgiyi bilişsel yapısında özümleyebilmek için bilişsel yapısında bir düzenlemeye gitmek zorunda kalır.Bu düzenlemeyi zihninde yeni bir kavram yaratarak gerçekleştirir.Yeni durum bireyi tekrar yeni bir bilişsel dengeye ulaştırır.

5 Mart 2011 Cumartesi

İNSAN KAYNAKLARI

İnsan kaynakları yönetimi örgütte rekabetçi üstünlükler sağlamak amacıyla gerkli insan kaynağının sağlanması istihdamı ve geliştirilmesi ile ilgili politika oluşturma ,planlama ,örgütleme,yönlendirme ve denetleme faaliyetlerini içeren bir disiplindir.Bu faaliyetler o şekilde düzenlenmeli ki bir taraftan işletme amaçları gerçekleştirilebilsin diğer taraftan çalışanların ihtiyaçları karşılanabilsin ve aynı zamanda da işletmenin topluma karşı sorumlulukları yerine getirebilsin.
Bu tanım iki tip çalışmayı içermektedir.Bunlardan birincisi eskiden personel yönetimi olarak adlandırılan işe alma,sınav yapma,sınıflandırma,atama,sicil düzenleme,yükseltme gibi konularla ilgili bigi ,beceri,yöntem ve uygulamaları kapsayan tekniklerdir.İkincisi ise insan kaynağına ilişkin politikalar,planlar,işçi-işvran ilişkileri,çevresel ve örgütsel felişmeler karşısında personelin durumu gibi daha geniş kapsamlı stratejileri içerir.Modern anlmda insan kaynakları yöntemi bir taraftan personelin bulunmasını,seçilerek işe yerleştirilmesini içerirken diğer traftan da personelin eğitimi,geliştirilmesi,değerlendirilmesi ve haklarının verilmesi gibi güdüleme ve etkileme faaliyetlerini içerir.
Bu faaliyetlerin tümünü gerçekleştirebilmek için işletmeler ussal bir insan gücü planlamsı ve programlaması yapmak zorundadırlar.Örgütteki yöneticilerin kendi başlarına insan gücü kaynağına doğrudan ulaşabilmesi ve personeli istihdam ederek değerlendirebilmesi hayli güçtür.Bu nedenle örgütlerde insan kaynakları yönetimi adı altında uzmanlaşmış bir bölümün faalitete bulunmasına ihtiyaç duyulmuştur.

4 Mart 2011 Cuma

ÖĞRETİM TASARIMI

Eğitim,sadece belli davranışların kazandırıldığı bir yapı değil aynı zamanda öğretim yaşantılarının sınırlandırıldığı,organize edildiği ve aralarında bulunan somut ilşkilerin belirlenerek belli bir plan dahilinde uygulandığı bir sistemler bütünüdür.

Tasarım ise,belli bir konuda yapılması gereken faaliyetleri belli bir plan çerçevesinde uygulamaktır.Diğer bir ifade ile tasarım kısaca yeni bir ortam için bilgilerin planlanması,organize edilmesi ve etkili olarak uygulnması faaliyeetleridir.

Tasrımın genel amacı;var olan sistemi ya da yapıyı günün ya da çevrenin şartlarına göre değiştirmektir.Bu amaç var olan bilgilerin sentezlenmesi ve faliyetlerin organize edilmesi olarak algılanabilir.Öğretim tasarımı eğitimde öğrenmeyi sağlamak için öğretim materyallerinin ve öğretim siteminin yönlendirilmesi olarak tanımlanabilir.

Öğretim tasarımı beş aşamadan oluşmaktadır.Bunlar;

  • analiz
  • tasarım
  • geliştirme
  • uygulama
  • değerlendirme

1.ANALİZ BASAMAĞI

  • Bu aşamada eğitimle ilgili olabileceği düşünülen sorunların,bu sorunlardan etkilenen hedef kitlenin ve sorunların ortaya çıkardığı koşulların çözümlemesi yapılır.

2.TASARIM BASAMAĞI

Eğitim-Öğretim ortamında hedef ve davranışları gerçekleştirebilecek oln faaliyetler planlanır ve organize edilir.

3.GELİŞTİRME BASAMAĞI

Analiz ve tasarım aşamalarının çıktılarını kullanarak ders planı ve ders materyali oluşturulmasıdır.

4.UYGULAMA BASAMAĞI

Öğretim tasarımının uygulama aşaması ,eğitimin gerçekleştirilmesi anlamına gelmez tersine,uygulama için önceden tasarlanması gereken boyutları belirtir.

5.DEĞERLENDİRME BASAMAĞI

Öğretim tasarımı sürecinin son aşaması değerlendirmedir.Burada,başlangıçta saptanan eğitim gereksinimlerini gidermek üzre geliştirilmiş olan öğrenme sisteminin temel özgül işlevini ne oranda yerine getirebileceği belirlenmeye çalışılmaktadır.

27 Şubat 2011 Pazar

Glasser'in Ölçüt Tabanlı Testi Geliştirme

Glasser'in Temel Öğretme Modeli

Glasser’in modelinde hem davranışçı hem de bilişsel yaklaşımın bir sentezi vardır. Glasser öğrencilerin hedef davranışlara ulaşma derecesinde, ön koşul öğrenmelerin, uygun öğrenme-öğretme etkinliklerinin ve değerlendirme etkinliklerinin etkisi üzende durmuştur.
Okulda etkili öğretimi gerçekleştirmede dört öğeden oluşan öğretim tasarımını ele alan bir modeldir. Bunlar;

1-hedeflerin saptanması,
2-giriş davranışlarının belirlenmesi,
3-öretme-öğrenme ortamının seçilmesi,
4-değerlendirme.

Gagne'nin eğitim durumları

GAGNE'NİN ÖĞRETİM DURUMLARI MODELİ


Robert Gagne en çok kendisine ait olan Öğretimin Dokuz Durumu ile tanınır.Gagne’nin öğrenmenin zihinsel durumlarını açıklayan kitabı “Öğretim Durumları” ilk olarak 1965’de yayımlandı. Bu kitap bilgiyi işleme modelinin, yetişkin bireylere çeşitli uyarıcılar sunulduğunda meydana gelen zihinsel olayları temel almıştır.

Öğretim Durumları

1- Dikkati çekme: Öğretimin hedefler doğrultusunda gerçekleşmesi için, öğrencinin dikkatinin öğretilecek materyale çekilmesi gerekir. Öğretmen bu amaçla birçok görsel (resim, film, tablo, harita vb.) ve sözel (fıkra, günlük yaşantıdan seçilecek bir örnek vb.) uyarıcıdan yararlanabilir.

2- Öğrenciyi dersin hedeflerinden haberdar etme: Öğretime başlamadan öğrenciye ne öğretileceğini duyurmak, onun öğrenmeye hazırlanmasını sağlar ve seçici algısını yönlendirir. Dersin başında ne öğreneceğini ya da kendisinden ne beklendiğini bilen öğrenci, ders sırasında verilen uyarıcılardan hangilerinin önemli olduğunu daha kolay kavrar, öğretmenin sunduğu uyarıcılardan önemli olanlarını seçerek, kısa ve uzun süreli belleğe kodlar.

3- Önbilgilerin hatırlatılması: Bilgiyi işleme kuramında görüldüğü gibi, kısa süreli bellekteki bilgilerin uzun süreli belleğe anlamlı bir biçimde kodlanabilmesi için önbilgilerle ilişkilendirilmesi gerekir. Bu nedenle yeni bir bilgi sunulmadan önce, öğrencinin bu bilgiyle ilişkili önbilgisinin hatırlatılması gerekir. Böylece öğrenci, yeni gelen bilgiyi uzun süreli belleğine anlamlı ve örgütlü biçimde kodlayabilir. Öğrenme daha hızlı ve kolay gerçekleşir.

4- Uyarıcı materyalin sunulması: Öğrenci yukarıda açıklanan işlemlerle öğrenmeye hazırlandıktan sonra, öğretilmek istenilen davranışlarla ilgili uyarıcılar öğretim ortamına sunulur. Sunuş sırasında çeşitli öğretim yöntem, teknik ve materyalden yararlanılabilir. Öğrenci sunulan uyarıcıları, seçerek, örgütleyerek, önbilgileriyle karşılaştırarak, uzun süreli belleğine kodlamaya çalışır.

5- Öğrenciye yol gösterme(rehberlik etme): Öğrenme ortamında öğrencilerin yanlış davranışlar kazanmaması ve başarılı olmalarının sağlanması için onlara rehberlik edilmesi gerekir. Bu amaçla, öğrenciye neyi nereden çalışacağı, öğrenme sırasında nelere dikkat etmesi gerektiği, anlamlı kodlama yapabilmesi için yeni bilgilerin hangi ön öğrenmelere birleştirileceği konularında ipuçları verilmelidir.

6- Davranışı ortaya çıkarma: Her yeni davranış öğretildikten sonra öğrencilerin bu davranışı ne derece kazandıklarının yoklanması gerekir. Davranışı ortaya çıkarma yazılı ve sözel sorularla gerçekleştirilebilir. Öğrencilerde kazandırılmak istenen davranış gözlenmese, öğretim ortamı zenginleştirilmeli, öğrenciye yeni ipuçları verilmelidir.

7- Dönüt-Düzeltme verme: Öğrenci gösterdiği davranışın doğruluğu hakkında bilgi almak ister. Öğrenci gösterdiği davranışın doğru olduğunu bilirse davranışı pekiştirir ve öğrenmeye karşı güdüsü artar. Öğrencinin gösterdiği davranış yanlışsa, bir daha aynı hatayı tekrarlamaması ve yanlış öğrenmeye neden olunmaması için hatanın düzeltilmesi gerekir.

8- Değerlendirme: Öğretme durumunun sonunda her bir öğrencinin istendik davranışı ne derecede kazandığının belirlenmesi gerekir. Öğretmen informal yollarla birkaç davranışı gözledikten sonra öğrenmenin gerçekleştiğine kanaat getirebilir. Değerlendirme formal olarak izleme testleriyle daha sistemli olarak gerçekleşebilir.

9- Öğrenilenlerin kalıcılığının ve transferinin sağlanması: Yeni öğrenilen bilgilerin kalıcı olması ve kolay hatırlanabilmesi için, bilgilerin uzun süreli bellekte iyi bir biçimden örgütlenmesi ve belli aralıklarla tekrar edilmesi gerekir. Tekrar, öğrenme sırasında yoğun ya da aralıklı olarak yapılabilir. Bilgilerin bellekte iyi örgütlenebilmesi için de, öğrenilen bilgilerin yeni durumlarda kullanılması sağlanmalıdır. Bu amaçla öğrencilere yeni kazandıkları bilgileri uygulayabilecekleri problem durumları verilmelidir. Böylece hem öğrenme eksikleri fark edilip giderilebilir, hem de yeni oluşturulan şema güçlenir.

Bloom 'un Taksonomisi

BENJAMİN BLOOM (1913-1999)

Chicago Ü nivers itesi profesörü , Benjamin Bloom ünlü “ Eğitsel Hedeflerin Taksonomisi “ çalışmasını 1956 yılında açıklamıştır. Bloom’un saptadığı bilişsel alanın 6 aşaması geçtiğimiz kırk yıl boyunca öğretimde öğrencilerin üst düzey düşünme becerilerini geliştirmek ve teşvik etmek için kullanılmaktadır.


BLOOM’UN TAKSONOMİSi

Öğrencilerin bilişsel yeteneklerini sınıflandırmada kullanılan en önemli ölçüt Bloom tarafından geliştirilen taksonomidir ve “ Bloom Taksonomisi ” olarak adlandırılmaktadır.
Bloom taksonomisi en basit bilişsel öğrenmeden en derin öğrenmeye doğru altı seviyeden oluşmaktadır.

basitten karmaşığa doğru şöyledir;

Bilgi-Kavrama-Uygulama-Analiz-Sentez-Değerlendirme

skinner'in öğrenme bilimi ve öğretme sanatı

EDİMSEL KOŞULLANMA

Skinner’ e göre bir davranışın sonucu, organizma için hoşa giden bir durum yaratıyorsa, o davranışın tekrar ortaya çıkma olasılığı artar. Davranışın arkasından olumlu uyarıcı verilerek yapılan koşullanmadır.

Skinner, iki tür koşullamadan söz etmektedir. Bunlar; Tepkisel ve edimsel koşullamadır. Bu iki tür koşullamayı, tepkisel ve edimsel davranış ayırımına dayalı olarak açıklamaktadır.

EDİMSEL KOŞULLANMANIN ÖĞRETİME KATKISI

Edimsel koşullamanın getirdiği ilkeler günümüzde halen geçerliğini korumaktadır. Edimsel koşullanma özellikle çocuk eğitiminde, sınıfta disiplinin sağlanmasında, psiko-motor ve duyuşsal davranışların kazandırılmasında önemli rol oynamaktadır.

• Pekiştireçler istendik davranış ortaya çıktıktan hemen sonra verilmelidır.

• Öğretmenler, öğrencilerin istendik en küçük davranışlarını bile pekiştirerek bu davranışların sürekliliğini sağlamalıdırlar. Özellikle ilköğretim birinci kademede kişilik gelişimi açısından öğrencilerin öğretmenlerden almış oldukları olumlu geribildirimler (pekiştireçler) son derece belirleyici bir rol oynamaktadır.

• Edimsel Koşullama öğretmenlere, öğrencilerin istenmedik davranışları ile baş etmelerinde sönme gibi önemli bir yöntem sunmaktadır.

• Skinner, etkili bir eğitimin sağlanabilmesi için öğrenme ve öğretme süreçlerinin tam olarak anlaşılması gerektiğini vurgulamaktadır.